Herkese Merhabalar, ben Ozan Tarık Çepni. Bugün işletmelerin Facebook ve İnstagram'da reklam verirken yaptığı en büyük hatalardan biri aslında en önemlisinden bahsetmek istiyorum.
Aslına bakarsak hiç birimiz bunun için sosyal mecraları kullanmıyoruz. İşte bir çok işletmede bu noktada aynı hatayı yapıyor ve insanların karşılarına reklamlarını çıkarmalarının yeterli olduğunu düşünüyorlar. Ama işin gerçek tarafında durumlar biraz farklı. Dikkat süresinin 3-4 saniyelere kadar düştüğü, insanların her yerde reklam furyasına tutulduğu bu dönemde, onların dikkatini çekebilmek için bir hayli ince eleyip sık dokumak gerekiyor.
Sadece para harcayarak reklam vermenin yeterli olmadığını bilmeli ve insanların dikkatini çekebilmek için onlara gerçekten istedikleri şeyi vermemiz gerektiğinin farkında olmanız gerekiyor. En basiti kendinizi düşünün İnstagram'a her eliniz gittiğinde, hangi firma nasıl reklam vermiş diye bakmak için mi açıyorsunuz.
Gerçi size diyorum ama aramızda kalsın ben çoğu zaman yapıyorum bunu :) Genele bakacak olursak, arkadaşlarıyla etkileşime geçmek sosyal çevresinden haberdar olmak için giriyor. İşte bu sebeple eğer ki bizler onların dikkatini çekebilmek, onlara ürün yada hizmetlerimizi satabilmek istiyorsak, çok ince düşünmemiz gerekiyor. Yani onların büyük emek ve zaman harcayarak kazandıkları parayı ceplerinden çıkarmalarını istiyorsak, gerçekten onlara istediklerini verebilmemiz gerekiyor. Peki ama nasıl ?
Bu sorunun yanıtı vermeden önce genel olarak ne tarz reklamlar görüyorum ve Türkiye'de bu işin neresindeyiz önce buna bakalım. Piyasada gördüğüm reklamların bir çoğunda, işletmeler reklamlarını hazırlarken maalesef bir teklif verebilmenin çok uzağında. Yani sadece ürünü satıyorlar. Sadece reklam vererek ,para harcayarak, insanların karşısına ürünlerini veya hizmetlerini çıkarmalarının yeterli olduğunu düşünüyorlar. Ve sizde bu işletmelerden biriyseniz üzülerek söylüyorum ki, eğer ki piyasada tek olduğunuz bir konumda değilseniz, rakiplerinizin önüne geçebilmek çok mümkün değil. 2. olarak fark ettiğim bir konuda kopyalamak. Evet çokça kopyalıyoruz.
Daha basit çünkü. Bakıyorum şöyle, aylık reklam bütçeleri trilyonun üzerinden firmaların reklam metinleri her yerde. Tabiri caizse ufak işletmeler piyasayı araştırıyorlar, kendi alanlarındaki büyük firmaları inceliyorlar ve onlar reklamlarında ne yazıyorsa, ne sunuyorsa, onları kopyalamaya çalışıyorlar. Fırsatı kaçırma, %50 indirim gibi kalıplaşmış pazarlama cümleleri. Bunlar güçsüz demiyorum. Ama o firmaların zaten reklam bütçeleri ve marka bilinirlikleri o kadar güçlü ki aslında hiçbir şey sunmasalar bile insanlar sitelerine giriyor. Zannediyorum ki bu hatayı yapan firmalar, çünkü zaten bu firmalar benden çok daha büyük, daha iyi konumdalar, eğer böyle yapıyorlarsa bir bildikleri vardır diyorlar.
Ve en büyük hatalardan birini yapıyorlar. Ama şunu sormayı unutuyorlar kendilerine, aynı hedef kitleye hitap ediyorken, o büyük firmanın müşterileri neden alıştığı, güvendiği ve sorunsuz şekilde alışveriş yaptığı firmayı bıraksın da, sizden alışveriş yapmaya başlasın. O çok çalışarak emek ve zaman harcayarak kazandığı parasını, neden güvendiği ve bildiği firmaya vermek yerine size versin? Sadece reklam veriyorsunuz diye mi ? Hayır. Böyle olmadığını sizde biliyorsunuz. İzin verin açıklayayım. Unutmayın, tüketici çok akıllı. Tüketiciyi kandıramazsınız. Kandırmak isteyenlerin sonu hep kötü olmuştur.
Az önce de söylediğim gibi, onun dikkatini çekebilmek ürün veya hizmetlerinizi satabilmek istiyorsanız o büyük firmaların sunduğu şeyden çok daha fazlasını sunmalısınız. Maalesef daha kısa bir yolu yok. Ki zaten düşündüğümüzde, sizde reklam verirken çok çalışarak kazandığımız parayı Facebook’a vermiyor musunuz? Peki neden paranızı buraya verirken maximum verimi almak istemeyesiniz?
Sizde bu alanda bir tüketicisiniz. Ne demiştik, tüketici çok akıllı. Sizde Facebook’un bir müşterisisiniz ve paranızı en doğru şekilde harcamak için en doğru şekilde reklamlarınızı hazırlamalı ve müşterilerinizin halihazırda alışveriş yaptığı markadan alışveriş yapmayı bırakması ve sizi tercih etmesi için yeterli nedenlere sahip olmalısınız.
Peki ama nasıl demiştik? Şimdi bu sorunun yanıtına gelelim. Herhangi birinin tüketme alışkanlığını, o tercih ettiği markayı değiştirmesini sağlayabilmek ve satışlarınızı artırmak istiyorsanız, bir ürünü değil bir teklifi satmak zorundasınız. Ve henüz ürününüzdeki veya hizmetinizdeki özellikleri müşterilerinizin istediği şekilde onlara sunmayı başarabilen bir teklife sahip değilseniz, bugünden sonra hazırlayacağınız reklamlarda bu söylediklerimi dikkate alarak reklamlarınızı hazırlayın ve oturun aradaki farkı sadece seyredin. Artık o eski alışveriş yaptığı yerleri bırakıp sizden alışveriş yapmaya başlayacaklar.
Bunu ancak ve ancak, onların ne istediğini çok iyi saptayıp, onlara istedikleri şeyi vererek yapabilirsiniz. İkinci olarak şöyle bir felsefe benimseyin, özellikle de sosyal medya reklamlarında. Bir reklam hazırlayın ama reklam gibi gözükmesin. Peki neden? Ne demiştik, hiç kimse reklam görmek için sosyal medya hesaplarına girmiyor. İşte bu sebeple dikkat çekebilmek için onlar sosyal medyaya ne görmek için giriyorlarsa, karşılarına arkadaşlarında sosyal çevresinde görebileceği tarzda şeyler ile çıkın ve öyle bir dille iletişim kurun ki, onlarda sizinle etkileşime geçsin.
Yani onların istediklerini onlara verin ki, onlarda o çok çalışarak kazandıkları paralarını size versin. Bu söylediklerimi daha iyi anlayabilmek ve işinize uygulamak istiyorsanız, önce kendinizden başlayın, bir düşünün. Daha önce sıklıkla alışveriş yaptığınız ve daha sonrasında artık oradan alışveriş yapmayı bıraktığınız bir yeri düşünün. Neden alıştığınız yere gitmeyi veya oradan alışveriş yapmayı bırakmıştınız?
İşte bunun üzerine düşünüp, bu nedenleri önce kendiniz için saptayın ki, kendi müşteri kitlenize de bunu uygulamaya çalışırken aynı şekilde empati yapıp onlarında gerçekten ne istediklerini bulabilin. Umarım işinize uygulayabileceğiniz, ve sizlere faydalı olan bir içerik olmuştur.
Ve son olarak unutmayın ki ;
Satış yapmak insanların çok çalışarak kazandıkları paralarını, istediklerini onlara aktarabilenlere verdiği duygusal bir düşünce sürecidir.
Bir sonra ki blogta görüşmek üzere.
- ozantarık